SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 1020 >>

DEVAM: 189-190. Musalli Namazı Beş Rekat Kılarsa?

 

حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَلْقَمَةَ قَالَ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ صَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ إِبْرَاهِيمُ فَلَا أَدْرِي زَادَ أَمْ نَقَصَ فَلَمَّا سَلَّمَ قِيلَ لَهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَحَدَثَ فِي الصَّلَاةِ شَيْءٌ قَالَ وَمَا ذَاكَ قَالُوا صَلَّيْتَ كَذَا وَكَذَا فَثَنَى رِجْلَهُ وَاسْتَقْبَلَ الْقِبْلَةَ فَسَجَدَ بِهِمْ سَجْدَتَيْنِ ثُمَّ سَلَّمَ فَلَمَّا انْفَتَلَ أَقْبَلَ عَلَيْنَا بِوَجْهِهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ إِنَّهُ لَوْ حَدَثَ فِي الصَّلَاةِ شَيْءٌ أَنْبَأْتُكُمْ بِهِ وَلَكِنْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ أَنْسَى كَمَا تَنْسَوْنَ فَإِذَا نَسِيتُ فَذَكِّرُونِي وَقَالَ إِذَا شَكَّ أَحَدُكُمْ فِي صَلَاتِهِ فَلْيَتَحَرَّ الصَّوَابَ فَلْيُتِمَّ عَلَيْهِ ثُمَّ لِيُسَلِّمْ ثُمَّ لِيَسْجُدْ سَجْدَتَيْنِ

 

Abdullah (b. Mes'ud)'dan; demiştir ki;

 

Resûlullah (s.a.v.) bize namaz kıldırdı. -İbrahim: "Fazla mı kıldı eksik mi, bilmiyorum" der-  Efendimiz selâm verince kendisine:

 

Ya Resûlullah! Namaz hakkında yeni bir hüküm mü? denildi. Efendimiz:

 

"Ne oldu ki?" diye sordu.

 

Şöyle şöyle kıldın, dediler.

 

Bunun üzerine Hz. Nebi, ayağını (secde edecek şekilde) çevirip kıbleye döndü, iki defa secde yaptı, sonra selâm verdi. Namazı bitirince yüzünü bize döndürüp, şöyle buyurdu:

 

"Şüphesiz namazla ilgili yeni birşeyler olursa onu size haber veririm. Ama ben ancak bir beşerim, sizin unuttuğunuz gibi ben de unuturum. Bir şey unuttuğum zaman bana hatırlatınız. Sizden biri de namazında tereddüt ederse, doğruyu araştırıp ona göre tamamlasın. Sonra selâm versin. Daha sonra da iki defa secde yapsın."

 

 

İzah:

Buhârî, salât; Müslim, mesâcid; Nesâî, sehv; İbn Mâce, ikâme; Ahmed b. Hanbel, I, 379, 434, 438.

 

Bu rivayetin râvilerinden ibrahim en-Nehâî Alkame'den rivayet ederken yanılmanın fazlalıktan mı, yoksa eksiklikten mi olduğunu tam zapt edememiş, bunda tereddüt etmiştir. Halbuki önceki rivayette Resulullah s.a.v.'in dört rekatlı bir namazı beş rekat olarak kıldığı açıkça ifade edilmiştir.

 

Bu hadis-i şerifte de Hz. Nebiin namazında yanıldığı ve bu yüzden sehv secdesi yaptığı bildirilmektedir. Ancak bu rivayette öncekinden farklı olarak Hz. Nebiin yanılmasının hangi yönde olduğu tereddütle ifâde edilmiş ve Resulullah'ın "ashabına söylediği bazı be­yânlar yer almıştır. Bu beyânlarda Hz. Nebi kendisinin bir beşer ol­duğunu   ve   diğer  insanlar   gibi   unutulabileceğini   bildirmektedir.Hz.Nebi'in "ben sadece bir beşerim" buyurması, Resûlullah'ın beşer ol­duğunu inkâr edenleri red içindir. Yoksa bu diğer insanlardan hiç bir far­kım yok, manasına değildir. Zira onun beşer olması özelliğinden başka Resul, Nebi, korkutucu, müjdeleyici gibi özelliklen de vardır. Hz. Nebi'in unutması konusunda 1008 No'lu hadisin şerhinde açıklamada bulunulmuştur.

 

Resûlullah Efendimiz, kendisinin de bir beşer olduğunu ifâde ettikten sonra, cemaatten herhangi birinin namazı kaç rekat kıldığında tereddüt etti­ği takdirde kendi kendine doğruyu araştırmasını daha sonra da sehv secdesi yapmasını emretmiştir. Bu araştırmanın hangi hallerde ve ne şekilde olduğu âlimler arasında ihtilaflıdır.

 

Şâfiîlere göre, bu konuda gâlib zanna itibar yoktur, kesin kanaat hâsıl olmalıdır.Çünkü namaz zimmette yakın ile sabittir, ancak yakın ile düşer. Sahih-i Müslim'deki rivayetlerin zahirinin ise, araştırmadan maksadın, zann-ı galib olduğuna delâlet ettiği söylenmektedir.

 

İmâm Mâlik ve Ahmed, araştırmanın, kendisine-birden fazla şüphe arız olanlara mahsus olduğunu söylerler. İmam Ahmed'den bir rivayette ise, araş­tırma imama mahsustur. Tek kılan kesin kanaatine göre namaz kılar.

 

İmam Ebû Hanife'ye göre şek ilk defa başa gelirse, namaz baştan yeni­den kılınır. Fakat çok tekrarlanırsa, zann-ı galibe göre hareket edilir.

 

Kaç rekat kıldığında tereddüt eden bir kimsenin nasıl hareket edeceği, gelecek bâb'ta geniş olarak ele alınacaktır.

 

Hz. Nebi, namazda yanılan bir kimsenin en doğruyu araştırdık­tan sonra secde etmesini emretmesi, bu secdenin vâcib olmasını gerektirir. Çünkü emirde asi olan vücûba delâletidir.

 

Hanbelî ve Hanefîler bu esastan hareketle gerektiği takdirde sehv sec­desinin vâcib olduğunu söylemişlerdir. Ancak bu secdenin terki halinde namazın sahih olup olmayacağından farklı görüştedirler.

 

Han belilere göre sehv secdesi yapması gereken birisi bunu bile bile ter-kederse, namazı bâtıl olur. Selâmdan sonra yapılması gerekense bâtıl olmaz. Unutarak terk ederse ara uzamadıkça secdeyi yapar. Selâmdan sonra secde etmeden yönünü kıbleden çevirir, konuşur, mescidden çıkar veya abdesti bo­zarsa secde yapamaz fakat namazı sahihtir.

 

Hanefîlere göre sehv secdesi vâcibtir. Terki günahı gerektirmekle bera­ber namaz sahihtir. Ancak günahtan kurtulmak için iade lâzımdır.

 

Şafiî ve Mâlikilerin meşhur görüşüne göre sehv secdesi sünnettir.